30 Ocak 2009 Cuma

ZURLİ

Yunanca'da 'zır deli' anlamına gelir. Uçuk kaçık hallerimin en güzel ifadesi Zurli.
Kırkı bir geçe, bu lakapla yaşamda yürümemde büyük desteği olan Babam Turgay ve Annem Zoi'ye ne kadar teşekkür etsem azdır. Millerce öteden, dokunup sarılamasak da, öpüşüp koklaşamasak da, varlıklarının bir adım yanımda olduklarını bilerek yürümek, bana kattıkları en büyük zenginlik diye düşünüyorum. Hiç bir yargılamanın ve sorgulamanın olmadığı, her ne olursa olsun sıcacık yüreklerinde her daim yer bulduğuma hiç şüphe etmeden inandığım ailemin yanımda olması o kadar güzel ki... ablalarım Rosalie ve Funda; isimleri gibi çiçek çiçek kokularıyla, varlıklarıyla, taş döşeli yollarda adımlarımlarını adımlarıma denk düşürerek benle yürüyorlar. Onlarla öğrendim sevginin koşulsuz verilişini, onlarla öğrendim birliğin kocamanlığını. Diliyorum, herkesin böyle bir ailesi vardır.
Sevgiden söz edince, sevgiliden söz etmeden olur mu hiç :)) olmaz elbette. Sofra Dergisinde çıkan yazılarımı takip edenler bilirler Can'ı. Can, yorgancı. Satenlere desenler çizer, resimler yapar. Ne zamandır edinmek istediğim yastığımızı dikiyor şimdilerde. O çok eski zamanlardan kalma, anneannemin çeyizinde olan uzun tek yastıklardan. Hani "bir yastıkta kocayın" lafının doğrulunu kanıtlarcasına. Ben de, yastığımıza beyaz bir kılıf dikip, yanlarına da dantel işlemeleri yapacağım. Yaş aldıkça geçmişe özlem bir tek bende mi oluyor acaba diye düşünmeden edemiyorum. Bakalım sizlerin bu konudaki fikirleri neler?
Yemeğe dair ne varsa; tatlı-tuzlu, acı-ekşi... hayatta da olduğuna inanlardanım. Bunun içindir ki, mutfak yerine 'yaşam' dediğim kısımla hayli iç içeyim yemenin ve içmenin büyüsünde. Bu yaşam alanında olmaz olmazımın en başında müzik geliyor. Özellikle son zamanlarda o değişik ses rengi ile Suzan Kardeş'in yemek yaparken veya hamur açarken yanı başımda bir iskemleye oturarak şarkılarına eşlik etmeme izin vermesine bayılıyorum. Hele bir de kurabiye boyuyorsam, neşeli de bir ezgi varsa dilinde... camdan beni gören varsa tam adıma yakışır şekilde Zurli diye hayretle bakakaldıklarına eminim :)) Fakatttt, sevgili Sezen Aksu'yu ve Muammer Ketençoğlu'nu söylemezsem çatlarım :))
Sevgi ve mutlulukla bir arada bulunacağımız, hoş ve değişik tatlarla bir arada olmak için hazırladım bu blog umarım değişik öneri ve fikirlerle zenginleşir, kocamanlaşır.
En içten sevgilerimle,
Ağzınız tatlı, yaşamınız rengarenk olsun.
Zurli :))

2 yorum:

  1. Sayın Zurli Hanım merhaba.
    Baba tarafından Girit'liyim.Ege bölgesinin yemekleri konusuna bende ilgi duyuyorum.Papalina'yı hiç,kızarmış olarak masanıza geldiğinde üzerine çok ama çok az bira dökerek yediniz mi?Bir deneyin,bakalım beğenecekmisiniz?
    Yaş aldıkça geçmişe özlem bir tek sözde olmuyor,bunuda belirtmek isterim.:):)
    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Sakin...

    ben anne tarafından tam bir grek huyları taşıyan, baba tarafından tüm inatçılığı ile yugoslav özelliklerinin içinde ki fırtınası ile Balkan kırmasıyım :))
    papalina'yı elbette bira ile denedim... harika ötesi bir lezzet...
    Yaşları alıyorum lamasına da, nerede ve nasıl sakladığım konusunda en ufak bi fikrim yok :)))
    görüşmek üzere,
    saygılar
    Zurli :))

    YanıtlaSil